AAA

alt

ireyler, çocukluktan hatta bebeklikten başlayarak birçok sosyal beceriyi anne- babalarından, öğretmenlerinden, akranlarından öğrenirler. Bu becerilerin gelişmesi çocuğun ileriki dönemlerde öğreneceği beceriler için temel oluşturacaktır. Bireyler yaşları arttıkça birçok alanda gelişme gösterirler, bu doğrultuda sosyal becerilerde de artış gözlenebilir; yaşları arttıkça sosyal ortamlara girerler  ve başkaları ile etkileşim kurmak zorunda kalırlar.

 


    

  Sosyal becerilerin gelişmesinde erken eğitimin önemi büyüktür. Erken eğitim sayesinde bireyleri toplumsal yaşama hazırlama, karşılaşacakları sorunları bağımsız olarak çözebilme becerileri kazandırılabilir. Çevre ile geliştirilen etkili ilişkiler, ileriki dönemlerde sağlıklı etkileşim kurmayı, duygularını uygun şekilde ifade edebilmeyi, empatik beceriler geliştirebilmeyi …vb. sağlar. Bu açıdan bakıldığında okul öncesi eğitim kurumlarında çocuklara kazandırılması gereken en önemli eğitim “sosyal beceri eğitimi” olmalıdır.

      Engelli bireyler açısından baktığımızda, okul öncesi eğitim kurumları engelli çocukların sosyal açıdan yeterli hale gelmesinde önemli rol oynamaktadır. Okul öncesi dönemde birey içinde yaşadığı toplumun kültürel özelliklerini, değer yargılarını, tutum ve davranışlarını öğrenmektedir. Okul öncesi eğitim, çocukların yaşıtlarıyla aralarındaki eğitimsel farkı kapatmak ve çocukların toplum ile etkileşimini kolaylaştırmak açısından önemlidir. Yapılan araştırmalarda engelli çocukların okul öncesi eğitim kurumlarından yeterince faydalanamadıkları görülmüştür. Engelli çocuklar okul çağına kadar evde bulundukları, farklı sosyal ortamlara giremedikleri, ihtiyaçlarının anne- babaları tarafından karşılandığı yani engelli çocuklara evde bakım ve hizmetlerin sağlandığı bilinmektedir. Bu çocuklar, okul çağına geldiklerinde yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır, akranlarıyla aralarında fark belirginleşmektedir. Engelli birey okul çağına kadar akranlarıyla ve diğer yetişkinlerle bir arada bulunamadıkları için,  sosyal becerileri kazanamamakta veya öğrendiği sosyal becerileri uygun yerde, uygun zamanda  sergileyememekteler; bu durum okul dönemi ile birlikte bazı problem davranışların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Sosyal beceriler yetersiz olduğunda özellikle yetişkin yaşa geldiklerinde uygun olmayan sosyal davranışları nedeniyle içinde bulundukları sosyal çevre tarafından kabul görmemeleri, red edilmeleri sonucunda yaşam kaliteleri azalacaktır.

      Engelli bireyler açısından baktığımızda sosyal beceri yetersizlikleri ile okul dönemi ortaya çıkan sorunları iyi planlanmış kaynaştırma programı ile sağlayabiliriz. 
Kaynaştırma: Engelli çocukların, akranları ile birlikte akademik, sosyal eğitim programları için planlanmış olarak yerleştirilmesi  ve denetlenmesi sürecidir.

      Okul öncesi eğitim kurumları çocuğun sosyal açıdan gelişiminde önemli etkileri vardır, bu nedenle, sosyal beceri öğretiminde öğretmenin çocukla kurduğu ilişki, eğitim ortamının ne şekilde düzenlendiği  ve çocuk için sosyal beceri öğretim programlarının hazırlanması çok önemlidir.  Engelli ve risk grubu çocukların, sosyal açıdan gelişmesinde erken çocukluk özel eğitim programları en önce gelen programlardır. Erken çocukluk özel eğitim programları, özel eğitim, okul öncesi eğitim ve tamamlayıcı eğitim alanlarının uygulamaları, yöntemleri, değerleri ve hizmetlerini kapsamaktadır. Hazırlanacak programların amacı da, engelli çocuğun toplum yaşamına katılımını kolaylaştırmak, bağımsız ya da en az bağımlı hale gelmesini sağlamak olmalıdır. 

      Araştırmalar, akademik ve iş becerilerindeki yeterliliğin engelli bireyin bağımsız ya da en az bağımlı olabilmesi için yeterli olmadığını, toplumsal uyumun temel koşulunun “sosyal yeterlilik” olduğunu vurgulamaktadır.
Sosyal beceriler; tanımlanabilen, ayrı özellikleri olan davranışlardır. 
Sosyal yeterlilik; bireyin, görevlerini, rollerini içinde bulunduğu toplum tarafından belirlenen ölçütlere uygun olarak davrandığına ilişkin yargılarına dayanan değerlendirici bir terimdir. Sosyal beceriler, sosyal yeterliliğin temelini oluşturmaktadır.

      Engelli bireylerin toplum yaşamına katılımını sağlamak için en önemli beceriler sosyal becerilerdir. Engelli bireylerin diğerleri gibi farklı ortamlarda nasıl davranacağına ilişkin sosyal becerilere sahip olması gerekmektedir. Farklı ortamlara girmek, engelli bireyin birçok kişi ile etkileşime girmesini sağlayacaktır. Birey, bir etkinliği (alış- veriş yapmak, otobüse binmek…) içinde bulunduğu toplum tarafından kabul edilir bir şekilde gerçekleştirdiğinde sosyal açıdan yeterliliğe sahiptir diyebiliriz. Bu açıdan sosyal yeterlilik, sosyal becerileri içine alan bir kavramdır.

      Zihinsel engelli bireylerin içinde bulunduğu ortamı, durumu ayırt etme, hafıza, dikkat toplama ile  öğrendiklerini transfer etme ve genelleştirme becerilerindeki yetersizlik sosyal becerilerde de yetersizliğe yol açmaktadır. Bu nedenle sosyal beceri öğretimi becerinin sergilendiği farklı ortam ve durumlarda, rol oynama veya doğal ortamda prova edilmesi sağlanarak öğretilmelidir. Sosyal becerileri, farklı ortamlarda farklı şekilde sergilemekteyiz. 

Sosyal beceriler yetersizse;
     Sosyal kabul az, sosyal ret fazla olacaktır. Sınıf ve okul ile ilgili yetersizlikler, iş yaşantısında başarısızlıklar, duygusal ve psikiyatrik bozukluklar, problem davranışlarda artma, toplumla etkileşimde başarısızlık, kaynaştırma programlarında başarısızlık söz konusu olacaktır.

      Sosyal beceriler; bireyin içinde yaşadığı toplum kurallarına bağlı olan, öğrenilmiş, amaca yönelik, sosyal ortamlara göre farklılaşan, gözlenen ve gözlenemeyen elemanlarda oluşmaktadır.

      Sosyal becerileri etkileyen faktörler; yaş, cinsiyet, etno- kültürel faktörler (sosyo ekonomik düzey, etnik grup, sosyal yapı), özür/ engel

Sosyal beceri öğretimi; bireylerin sosyal becerilerin öğretiminde bazı yaklaşımlara kolay uygulanırken, bazılarının uygulaması zor olabilir. Sosyal becerilerin öğretiminde birçok yöntem kullanılabilir. Okul personelini ve çocuğun bulunduğu tüm çevrenin, sosyal etkileşimi, önemli bir hedef olarak gördüğü sürece, bu yöntem ve yaklaşımlar etkili olacaktır. Sosyal beceri öğretimi, doğrudan öğretim, işbirlikçi öğretim, akran öğretimi ve bilişsel süreç yaklaşımlarına dayalı olarak yapılabilir. Hangi yaklaşım benimsenirse benimsensin, toplumsal yaşamda uyum sağlaması için gerekli olan sosyal beceriler programlarda yer almalı ve sosyal beceri kullanılacağı doğal ortamda öğretilmelidir. Sosyal beceri öğretim programları hazırlanırken dikkat edilmesi gereken nokta şudur; birey öğretilmek istenen sosyal beceriyi kazansa da, beceriyi uygun yerde, uygun zamanda sergileyemiyorsa sosyal açıdan yeterlidir diyemeyiz. Öğrenmiş olduğu beceriyi farklı ortamlara, farklı kişilere uygun biçimde sergileyebiliyorsa  sosyal beceriyi genelleyebilmiştir ve hazırlanan program amacına ulaşmıştır. Bu nedenle engelli bireylere daha çok etkileşimde bulunabilecekleri, öğrendikleri becerileri kullanabilecekleri ortamlar yaratılmalıdır. Toplumsal yaşam için gerekli sosyal becerileri öğrenen engelli bireyler, içinde bulundukları toplum tarafından kabul edileceklerdir. Farklı sosyal ortamlara giren bireyler, karşılaştıkları problemlerle nasıl baş edebilecekleri konusunda çevresindeki kişileri model alacaktır. Bu sayede sosyal kabul artacak ve içinde bulunduğu topluma katılımı sağlanacaktır. 
      Bu  sonuçlardan yola çıkarak birçok beceri alanı ile bağlantılı olan sosyal becerilerin öğretiminde, programların hazırlanması ve bireylerin özellikleri dikkate alınarak bu programların uygulanması önemle üzerinde durmamız gereken noktadır. 

Ne tür etkinlikler yapılmakta: kukla tiyatrosu, dramatizasyon, öykü…

KAYNAK:
1.    Sucuoğlu, B. , Çitçi, İ. (2001). Zihinsel Engelli Bireylere Sosyal Beceri Öğretimi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.
2.    A.Ü Özel Eğitim Bölümü Yükek Lisans Sos. Bec.Öğret. Ders Notu (2003)