OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU
2020/MART
OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞU
ÖZET
Otizm Spektrum Bozuklukları ya da eski adıyla Yaygın Gelişimsel Bozukluklar şeklinde isimlendirilen sosyal etkileşimde belirgin farklı tutumlar, takıntılı ve tekrarlanan davranışlar, motor becerileri iyi kullanamama gibi birçok semptom ile karakterize nörolojik bir hastalıktır. Hastalıkla ilgili bilgilerimize en önemli katkılar, LeoKanner ve HansAsperger gibi araştırmacıların bireysel çalışmaları olmuştur. Otizm tanısı konan bireyler ve aileleri oldukça zor ve karmaşık bir süreç yaşayabilmektedirler.Bu nedenle Otizm Spektrum Bozukluğu ile ilgili araştırmalar ve uygulamalar yol göstermesi açısından önem taşımaktadır. Bu derleme Otizm Spektrum Bozukluğunu araştıran tezler, makaleler değerlendirilerek özetlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Otizm spektrum bozukluğu, yaygın gelişimsel bozukluklar
1. Giriş
Otizm erken yaşlarda başlayan ve yaşam boyu süren bir bozukluktur. Temelde bir iletişim sorunu olarak adlandırılan otizm; beyin işlevlerini etkileyen nörolojik bir bozukluktan kaynaklanarak, sosyal gelişim ve iletişim bozuklukları, normal olmayan güçlü ve sınırlı ilgi yineleyen davranışların varlığı ve bu özelliklerin çeşitli şekillerde ortaya çıkması ile kendini göstermektedir (Aydın, Saraç, 2014).Geçmişten bugüne kadar otizm hakkında birçok araştırma yapılmıştır ancak günümüzde hala bu bozukluğun neden meydana geldiği konusunda araştırmalar devam etmektedir. Bugüne kadar savunulan düşünce otizmin tek bir nedene bağlı olmadığıdır.
2. Otizmin Tarihçesi
Otizm terimini ilk kez kullanan İsviçreli çocuk psikiyatrisi EugenBleuler’dir.Bleuler otizmli kişileri, kendisini dış dünyadan soyutlamış şizofreni hastaları olarak tanımlamıştırAraştırmalara göre otizmin ilk tanımları Kanner ve Aspergerin çalışmaları doğrultusunda oluştuğu bilgilerine ulaşılabiliyor ancak bazı kaynaklara göre otizmi ilk tanımlayan Sosyetli bir bilim kadını olan GrunyaEfimovnaSukhavera’ydı. 1921 yılında psikolojik sorunları olan çocuklar için bir okul kurmuşturve klinik gözlemlerine burada devam etmiştir.1924 yılında kliniğe gelen 14 yaşında bir çocuk yaşıtlarından farklı özellikler göstermesi nedeniye incelemeye alınmıştır. İncelemeler sonucu tanı olarak kendine özgü bir otizm eğilimi olan içe dönük bir tür olarak ifade edilmiştir.1926’da bir alman psikiyatri ve nöroloji dergisi olan “monatsschriftfürpsychiatrieundneurologie”de çocuklarda otistik özelliklerin ayrıntılı bir açıklamasını yayınladı. İlk olarak 1925’te rusça ve ertesi yıl “dieschizoidenpsychopathien im kindesalter” başlığı altında almanca yayınlanan orijinal makalesinde, EugenBleueler tarafından yapılan sınıflandırmaya göre şizoid (eksantrik) psikopatiyi ele almıştır. Daha sonraki yayınlarından birinde, “şizoid psikopati” terimini “otistik psikopati” ile değiştirmiştir. Kanner ve Asperger’in, Sukhareva’nın ilk çalışmalarını gerçekten ne kadar bildikleri bilinmiyor. Fakat kanner 1949 yılındaki bir makalesinde sukhareva’nın 1932 yılında yayınladığı bir makalesine atıfta bulunmuştur. (Akt.Eracar, 2020). Kanner otizmin, ilgisiz annelerden ve anne babanın yanlış çocuk yetiştirmelerinden kaynaklandığını dile getirmiştir.LeoKanner, otistik çocukların diğer çocuklara göre pek çok yönden farklı davranış özelliklerine sahip olduğu ve bu farklılıkların erken çocukluk döneminde dahi görülebildiği bulgusuna ulaşmıştır. Kanner, bu farklı davranış özelliklerini şöyle sıralamıştır; gecikmiş dil ve konuşma, normal fiziksel büyüme ve gelişime, aynılığa olan aşırı bağlılık ve kendini tekrarlayan davranışlar(Akt. Pektaş, 2016).Hemen hemen aynı yıllarda Avusturyalı bir başka çocuk hekimi HansAsperger ise benzer nitelikteki sorunları fark etmiştir. Bu yıllardan sonra otizm konusu binlerce araştırmaya konu olmuş, bilim adamları bu konuya ilişkin çok sayıda soruya yanıt aramış, tedavi teknikleri geliştirmiştir.Zamanla bu çocuklarda seyrek olmayarak görülen bazı üstün yetenekler fark edilmiştir. Fransızca bir terim olan ‘idiotsavant’ bu tip yetenekli çocuklar için kullanılır. 1966 yılına kadar otizmin daha çok varlıklı ailelerde ve soğuk ebeveyne, özellikle ‘buzdolabı anne’ olarak tanımlanan anneye bağlı olarak ortaya çıktığı düşünülmüş, buna uygun terapiler yapılmıştır. İlk kez bir tıp doktoru olmayan ve otistik bir çocuğu olan Bernard Rimland otizmin beyinden kaynaklanan biyolojik bir temel olacağını varsaymış ve bu tarihten sonra araştırmalar hızla bu yönde ilerlemiştir(Korkmaz,2017).
3. Otizm Nelerle Karıştırılabilir?
Özellikle küçük yaşlarda, otizm özellikleri ve seyri bakımından otizmden farklı hastalıklarla hastalıklarla karıştırılabilmektedir. Otizm, doğumsal sağırlık, çocukluk çağı depresyonu, çocukluk çağına uygun konuşma sorunları, zekâ geriliği, dikkat eksikliğiyle (hiperaktive sendromu) karıştırılabilir (Korkmaz,2000)
4.Otizmin tanısı nasıl ve kimler tarafından konur?
Tanı koyabilecek kişiler, yalnızca konunun uzmanı olan doktorlardır. Otizmli çocukların dış görünümleri diğer çocuklardan farklı değildir; ancak, davranışları farklıdır. Tanı, uzmanlar tarafından çocuğun gözlenmesi, gelişim testleri yapılması ve anne-babalara çocuğun gelişimi hakkında sorular sorulmasıyla konur. Otizmin tanısı 12 aylıktan itibaren konabilir. Erken yaşta tanı konması, bir an önce eğitimin başlaması açısından önemlidir.
Ülkemizde otizm tanısı koyabilecek uzmanlar çocuk ruh hastalıkları uzmanları ve çocuk nörologlarıdır.
4.1. Çocuk ruh hastalıkları uzmanı: Çocuk ruh hastalıkları uzmanı, çocuk ruh sağlığını değerlendiren, tanılayan ve tedavi eden doktordur. Çocuğunuzu gözler, sizinle görüşme yapar, tanı ölçütlerine göre çocuğunuzu değerlendirir, tıbbi muayenesini yapar ve tanısını koyar. Gerekirse tıbbi tetkik ve ilaç tedavisi önerir. İlaç, eğitime destek ve istenmeyen hareketleri kontrol altına almak amacıyla verilir. Otizmin ilaçla tedavisi henüz mümkün değildir.
Değişiklikleri takip edebilmesi, gerekli düzenlemeleri yapabilmesi için düzenli aralıklarla (yılda bir ya da iki kez) çocuğunuzu çocuk ruh hastalıkları uzmanına götürmelisiniz.
4.2. Çocuk nörologu: Çocuk nörologu çocuklardaki beyin ve sinir sistemi sorunlarının uzmanıdır. Çocuk nörologu da otizme ilişkin değerlendirme yapabilir. Ayrıca, çocuğunuzda otizmle ilişkili olabilecek bazı hastalıkların (sara nöbetleri gibi) olduğu ya da otizm dışında başka sorunların varlığı düşünülürse, çocuk nörologu tarafından bazı tıbbi tetkikler (MR, BT, EEG vb.) ve tedaviler de yapılabilir. Ancak, bütün otizmli çocukların yalnızca dörtte birinde bu tür sorunlar görülür. Dolayısıyla, doktor tarafından mutlaka ihtiyaç olduğu söylenmediğinde, bu tetkiklerle kendinizi ve çocuğunuzu maddi ve manevi olarak yıpratmayın.
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Bölümü bulunan üniversite hastanelerine başvurabilirsiniz.
Çocuk ruh hastalıkları uzmanı veya çocuk nörologu bulunan Sağlık Bakanlığı’na bağlı devlet hastanelerine başvurabilirsiniz.
5.Otizm Çeşitleri Nelerdir?
Çok sayıda otizm çeşidi vardır ve tedavi süreci otizm çeşidine göre değişiklik gösterir. Otizm çeşitleri çok şiddetli belirtilerden daha hafif belirtilere doğru çok geniş bir yelpazede ortaya çıkar.
Otizm Spektrum Bozukluğu: Doğuştan gelen bu rahatsızlık nöro-gelişimsel bir bozukluktur ve belirtileri bebeklik döneminde kendini gösterir. Rahatsızlığın kaynağı beynin işleyişini etkileyen sinir sistemi sorunlarıdır.
A Tipik Otizm: Otizm belirtilerine sahip ancak otizm tanısı konabilecek kadar yeterli belirti göstermeyen çocuklara konulan tanıdır. A tipik otizm belirtileri konuşmada zorluk, gelişim bozuklukları, sosyalleşme ve iletişim sorunu gibi hafifi belirtiler gösterirler.
Rett Sendromu: 18 aya kadar normal gelişim gösteren bebeklerin daha sonra durgunluk ve gerileme sürecine girmesi olarak bilinen bir otizm türüdür.
Çocukluk Çağının Dezintegratif Bozukluğu: Çocukların üç yaşından sonra iletişim ve etkileşim becerilerinin gelişiminde gecikme olmasıdır.
Asperger Bozukluğu: Çocukluk döneminde başlayan bu rahatsızlık, bireylerin içe kapanmasına ve iletişim sorunu yaşamasına neden olur.
Frajil X Sendromu: X kromozomu ile ilgili bir mental gerilik rahatsızlığıdır. Bu nedenle birey öğrenme güçlüğü çekerek algılamada problem yaşar.
Çocukluk Şizofrenisi: Çocuğun gerçeklik ile ilişkisini bozan bu hastalık, halüsinasyonlara ve sanrılara neden olur.
Gelişimsel Disfazi: Konuşma bozukluğu olarak bilinen rahatsızlık kekemelik ya da ses bozukluğu şeklinde ortaya çıkabilir.
6. Otizmin Nedenleri
Otizm rahatsızlığının ortaya çıkış nedeni henüz tam anlamıyla bilinmemektedir. Bununla birlikte birçok neden bu rahatsızlığın doğmasında etkilidir. Genel olarak doğum sonrası ve doğum öncesi bazı nedenlerin otizme yol açtığı düşünülmektedir.
Otizm ve Genler: Sosyal iletişim konusunda sorunların oluşmasına neden olan otizm çoğu zaman genetik problemler sonucu ortaya çıkar. Bu nedenle tek yumurta ikizlerinden birinde otizm varsa, diğerinde de olma ihtimali oldukça yüksektir.
Çevresel Faktörler ve Otizm: Doğum öncesinde annedeki duygusal karmaşa, korku, panik ve ruhsal sorunlar otizm rahatsızlığına yol açabilir. Ayrıca anne karnındayken ortaya çıkan kızamıkçık virüsü otizm nedenleri arasında yer alır. Doğum sonrasında ise bebeğin aşırı ihmal edilmesi ve yalnız bırakılması duygusal travmalara neden olarak otizmi tetikleyebilir.
Otizm ile İlişkili Sağlık Problemleri: Ayrıca bazı sağlık sorunları da otizmle ilişkili olabilmektedir. Bunlar arasında kalıtsal bir hastalık olan ve kasların yavaşlamasına neden olan kas distrofisi yer alır. Ayrıca diğer bir genetik rahatsızlık olan Down Sendromu da otizm ile ilişkilidir. Bu rahatsızlık özellikle öğrenme bozukluğuna ve fiziksel değişikliklere neden olur. SerebralPalsi, İnfantil Spazmlar, Nörofibromatozis, Frajil X Sendromu, Tüberoz Skleroz ve Rett Sendromu otizm ile ilişkilendirilen diğer rahatsızlıklar arasındadır.
7. Otizmin Belirtileri
- Kendisiyle iletişim kuran insanlara nadiren gülümsemek
- Başkalarının hareketlerini ya da çıkardığı sesleri nadiren taklit etmek
- Ses çıkarmada gecikmek veya çok az ses çıkarmak
- 6-12 aylıkken ismine tepki vermemek ya da zaman zaman sizi duymuyor gibi görünmek
- 10. aydan itibaren el işaretleri ile iletişim kurmamak. Hatta bazen ihtiyaçlarını bir yetişkinin ellerini kullanarak ifade etmek.
- Göz teması kuramamak ve yüz ifadesi eksikliği
- Nadiren dikkatinizi çekmek
- Koordinasyon ile ilgili problemler ya da ayak parmakları üzerinde yürüme gibi tuhaf hareket biçimleri, ayrıca garip, sert ya da abartılı bir beden dili
- Ellerini çırpmak, ileri geri sallanmak veya parmaklarını şıklatmak gibi tekrar eden hareketler yapmak
- Onu kucaklamak ya da kaldırmak istediğinizde size doğru uzanmaması
- Yuvarlanma, emekleme gibi hareketler açısından motor gelişim geriliği
Bu belirtiler otizmin en temel belirtileri olarak görülmektedir.
7.1. Diğer Belirtiler
7.1.1. Konuşma dili
- Konuşmada gecikmek (örneğin, iki yaşında 50’den az farklı sözcük kullanmak) veya hiç konuşmamak
- Uygun olmayan vurgulamalar kullanmak, kalıp kelime ve cümleleri sık tekrar etmek
- Söylenenleri papağan gibi tekrar etmek.
- Zamirleri ters kullanmak
- Çok monoton bir şekilde veya düz sesler çıkararak konuşmak
- Cümle kurabilmesine rağmen, tek kelimeyle iletişim kurmayı tercih etmek
7.1.2. Başkaları ile İletişim
- Başkası tarafından bir şey yapması istendiğinde olağandışı olumsuz tepki göstermek
- Diğer insanların kişisel alanlarının farkında olmamak ya da kendi kişisel alanlarına giren insanlara karşı alışılmadık düzeyde hoşgörüsüz olmak
- Benzer yaştaki çocuklar da dahil olmak üzere diğer insanlarla etkileşimde bulunmaya isteksiz ve ilgisiz olmak
- Kendi yaşındaki çocukların hoşlandığı doğum günü partileri gibi olaylardan zevk almamak
- Yalnız oynamayı ve çoğunlukla insanları değil cansız varlıkları tercih ederler. Sosyal ve duygusal açıdan izole olmak.
7.1.3. Davranış
- Bloklarla bir şey inşa etmek yerine, onları boyut veya renk sırasına göre gruplamak gibi tekrarlayan ve hayal gücü olmayan bir şekilde oyuncaklarla oynamak
- Sürekli aynı oyunları oynamayı tercih etmek.
- Düzen takıntısı
- Nesne takıntısı; Objelere gereksiz yere bağlanmak (İp, pet şişe, araba… vs)
- Alışılmış bir rutine sahip olmak ve bu rutinde değişiklikler olduğunda çok mutsuz olmak
- Olağandışı duyusal ilgi alanlarına sahip olmak (örneğin, otizmli çocuklar oyuncakları, nesneleri veya insanları uygun olmayan şekilde koklayabilir)
- Aşırı hareketli yada hareketsiz olmak
- Bazen ses, acı, koku, ışık ve dokunuşa aşırı hassasiyet
- Soğuk, sıcak, acıya karşı duyarsızlık
- Yemek yeme bozuklukları
- Bazen kendine, çevresindekilere ve eşyalara zarar vermek
- Beklemeye yada isteklerini ertelemeye karşı tahammülsüzlük (Autismspeaks)
8. Otizm Tedavisi ve Eğitim Uygulamaları
Her bireyin gelişim özellikleri ve gelişme hızları birbirinden farklıdır. Her birey bu bireysel farklılıklar göz önüne alınarak değerlendirilmelidir. Otizmli bireylerde ise birçok sınırlı beceriler olmasına rağmen, bazı alanlarda özel becerilere sahip olabilmektedirler. Tabiki bu durum bütün otizmli bireyler için geçerli değildir ama erken tanı ve ve eğitim sayesinde bireyde var olan yetenekler öğrenilmekte ve temel becerileri uygulayabilecek düzeye gelebilmektedirler. Otizm ile ilgili araştırma ve uygulamaların artması sayesinde bilinmezlikler ortadan kalkabilmektedir. Günümüzde artık her konuda bilgiye hemen hemen her yerden ulaşabilmekteyiz. Bunun sayesinde aileler bilinçlenmekte ve çocuklarında ki farklılıkları çok daha erken fark edebiliyorlar. Ebeveynlerin özel çocuklarını kabul etmeleri ve onları karşılaşabilecekleri sorunlar karşısında destekleyebilmeleri için belli bir bilinç seviyesine ulaşmaları gerekmektedir. Çünkü bireye en yakın olan ailesidir ve ailesi çocuğu en iyi şekilde gözlemleyerek bireyin hoşlandığı etkinlikleri bularak onu teşvik etmesi gerekmektedir. Otizmi ortadan kaldıran bir ilaç veya tedavisi yoktur ancak erken eğitim sayesinde bazı problem ve davranışlarda azalma ve uyum görülmektedir. Uygulanacak eğitim programları uzmanların oluşturduğu bir grup tarafından belirlenmektedir. Aile bu becerilerin evde desteklenmesi için temel rol oynamaktadır. Bu işbirliği sayesinde birey bağımsız becerileri öğrenebilmekte ve topluma dahil olabilmektedir.
8.1 Eğitim Uygulamaları
8.1.1. Uygulamalı Davranış Analizi
Otizm eğitiminin ilk aşaması ABA (AppliedBehavoir Analysis) olarak da bilinen uygulamalı davranış analizidir. Bu programın temel amacı çocuğun davranışlarını ve bu davranışlar ile ilgili çevresel özelliklerini analiz ederek terapi ve eğitim için gerekli olan programı çıkarabilmektir. Birçok kişi bunun bir ödül-ceza yöntemi olduğunu söylese de farklı bir mekanizması vardır. Davranış analizinin temel amacı çocuğun öğrenmesine ve beceri geliştirmesine engel olan olumsuz davranışları ortadan kaldırmaktır. Olumlu davranışlar ödüllendirilir, olumsuz davranışlar ise eğitmen tarafından düzeltilir. Haftada 20 ile 40 saat arası süren bu tedaviyle olumsuz davranışları tamamen ortadan kaldırmak ve çocuğu eğitime kazandırmak amaçlandırılmaktadır (Lovaas,1987).
8.1.2. Etkinlik Çizelgeleriyle Öğretim
Bu yöntem, beceri kazandırma eğitimi için kullanılır. Temel amaç çocuğun becerileri küçük parçalara bölerek kazanmasını sağlamaktır. Çocuğa kazandırılmak istenen beceriler küçük aktivitelere bölünür. Otizmli çocuk, bu aktiviteleri yerine getirerek beceriyi kazanmış olur. Bu yöntemin genellikle olumlu sonuçlar veren bir metot olduğunu belirtmek gerekir. Çocukların başkalarına bağımlı olmadan becerilerini geliştirebilmeleri için etkili bir yöntemdir. Ayrıca çocukların detaylı ve kapsamlı bir şekilde düşünmesine de yardımcı olduğu bilinmektedir. Bugün birçok eğitim kurumunda kullanılan bir metottur (NAC,2009).
8.1.3. Model Alma Yöntemi
Çocuklar konuşma gibi motor becerilerini rol model sayesinde öğrenirler. Otizmli çocuklarda bunun daha büyük bir önem taşıdığı bilinmektedir. Çeşitli becerileri model alma yöntemiyle öğrenmeleri daha kolay olmaktadır. Model alma eğitiminde genellikle video materyalleri kullanılır. Çocuktan videoda görülen kişiyi takip etmesi ve onun yaptıklarını yapması istenir. Bu şekilde beceri öğretimini pratiğe geçirmek mümkün olabilmektedir. Videoyla model olmanın sosyal, iletişimsel, oyun, öz bakım ve günlük yaşam becerilerinin kazandırılmasında etkili olduğunu gösteren çok sayıda deneysel araştırma vardır (NAC,2009).
8.1.4. Fırsat Öğretimi
İletişim becerilerinin geliştirilmesi amacıyla kullanılan bir yöntemdir. Fırsat öğretimi uygulamaları için çocuğun iletişim girişiminde bulunmasına zemin hazırlayacak bir çevresel düzenleme yapılır. Örneğin, çocuğun görebileceği ama ulaşamayacağı bir yere çocuğun çok sevdiği bir oyuncak konur. Çocuk oyuncağa uzanma girişiminde bulunduğunda ise çocuğun oyuncağı istemek için sözel ya da jestsel bir iletişimsel davranış yapması cesaretlendirilir. Çocuğun iletişimsel çabaları, çocuğun istediği yerine getirilerek ödüllendirilir. Giderek çocuktan daha gelişmiş iletişimsel davranışlar beklenir ve gerektiğinde çocuğa model olunur (NAC,2009).
8.1.5. İşlevsel Değerlendirme ve Analiz
Temel amacı otizmli çocukların olumsuz davranışlarının sebeplerini tespit etmek ve aynı sebepler, etkenler karşısında olumlu davranışlar kazanmasını sağlamaktır. İşlevsel değerlendirme yönteminde, geliştirilen yeni davranışlar için ödüllendirme sistemi yapılır ve çocukların geliştirdikleri yeni davranışlardan duyusal haz elde etmeleri sağlanır (Tiger, J.H. vd,2008).
8.1.6. Sosyal Öyküler
Bu metot, 1991 yılında eğitimci Carol Gray tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Okuma-yazma bilen çocuklarda yazılı, bilmeyen çocuklarda ise resimli öyküler oluşturularak uygulanır. Uygulamanın amacı, hazırlanan öyküler ile çocuklara ne yapmaları gerektiğini anlatmaktır. Özellikle sosyal beceri kazanmada etkili bir yöntem olduğunu belirtmek gerekir.
Öykülerin amacı “nasıl” ve “neden” sorularını açıklamaktır. Otizmli çocukların derin düşünme ve anlamlandırma konusunda eksiklikleri olduğu için, davranışların amaçlarını anlamaları zor olabilir. Öykülendirmenin amacı tam olarak bu açığı ortadan kaldırmaktır. Çocukların bir neden-sonuç ilişkisi kurarak sosyal becerilerini kazanmalarına yardımcı olur (NAC,2009).
9.Otizm Terapi Yöntemleri
9.1.Duyusal Bütünleştirme Terapisi
Duyusal bütünleştirme (SI: Sensory Integration) terapisi, otizmli çocuklarda duyu organlarının sağladığı bilgileri algılama, işleme ve anlamlandırma yeteneğinde bazı sorunlar olduğunu varsayar. Dolayısıyla, bu sorunları gidererek ve duyusal bütünleştirme yeteneğini geliştirerek zihinsel işlevleri artırıp, davranış sorunlarını azaltmayı hedefler. Genellikle uğraşı terapistleri tarafından yürütülen duyusal bütünleştirme etkinlikleri arasında; vücudu fırçalamak, dizleri ve dirsekleri sıkıştırmak, hamakta sallanmak vb. sayılabilir. Bir de, duyu diyeti adı verilen uygulamalar söz konusudur. Duyu diyetine örnek olarak vücut çorabı ya da ağırlıklı yelek giymek verilebilir.
Duyusal bütünleştirme otizm alanında 1970’lerden bu yana yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, henüz yeterli bilimsel dayanağa sahip değildir. Yapılan kapsamlı bir araştırma derlemesi, ikna edici deneysel araştırma bulgusu eksikliğine işaret etmektedir (Baranek, 2002).
9.2.İşitsel Bütünleştirme Terapisi
İşitsel bütünleştirme terapisi (AİT: Auditoıy Integration Training) ıgöo’lı yıllarda Berard tarafından Fransa’da geliştirilmiş olup, daha sonraları Tomatis, Earobics, Fast for Words gibi isimlerle de uygulanmaya başlamıştır. İşitsel bütünleştirme terapisinin başında çocuğun hangi frekanslara karşı aşırı hassas olduğu belirlenir ve terapi seanslarında bu frekanslardan arındırılmış olan müzikler çocuğa kulaklıklardan dinletilir. Bu yöntemin bazı seslere ilişkin aşırı hassasiyeti ve davranış sorunlarını azalttığı yönünde araştırmalar olduğu gibi, işe yaramadığı ya da davranış sorunlarını artırdığı yönünde de araştırmalar vardır.
Altı deneysel araştırmanın verilerini tekrar inceleyerek 2006 yılında bir sistematik derleme çalışması yürüten Sinha ve arkadaşları, bu araştırmalarda çeşitli yöntemsel sorunlar olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Dolayısıyla, işitsel bütünleştirme terapisinin otizmli çocuklar üzerindeki etkilerinin henüz bilimsel temele dayanmadığına karar vermişlerdir.
9.3.Müzik Terapisi
Müzik terapisi birlikte şarkı söyleme, enstrüman çalma ve müziğe dansla eşlik etme etkinlikleri aracılığıyla sertifikalı terapistler tarafından uygulanan terapi yöntemidir. Otizmli çocuklarda müzik terapisinden umulan yararlar şöyle sıralanabilir:
Duygusal bağ kurma: Müzik terapisinde yer alan etkinliklerin çocuğun terapistle ve başkalarıyla duygusal bağ geliştirmesine yardımcı olması beklenir.
Sözel ve bedensel dilin kullanımını artırma: Müziğin iletişim isteklerini artırması beklenir.
Davranış sorunlarını azaltma: Enstrüman kullanımı ve dans sırasında çocuğa görsel, dokunsal ve işitsel uyaranlar birlikte ulaşır. Bu uyarılmanın çocuğun ince ve kaba devinsel gelişimini artırabileceği, kendisinin farkına varmasını kolaylaştırabileceği ve uygun olmayan davranışlarını azaltabileceği düşünülür.
Başarı duygusunu yaşatma: Enstrüman çalmak, şarkı söylemek ya da dans etmek çocuğun başarı duygusu yaşamasını sağlayabilir.
Müzik terapisinin otizmli çocuklar üzerindeki etkilerini gösteren çalışmaların çoğu deneysel olmayan çalışmalardır. Ancak, müzik terapisinin olumlu etkileri bir meta-analizi (yayımlanmış çalışmaların verilerinin yeniden analizi) araştırmasıyla da gösterilmiştir (Whipple, 2004).
9.4.Sanat Terapisi
Sanat terapisinde; resim, seramik, heykel vb. plastik sanatların bireyin kendini ifade etmesine aracılık ederek bireyin duygusal olarak rahatlamasını sağlaması hedeflenir. Diğer bir deyişle, sanat terapisi, bireyin başka yollarla ifade edemediği duygu ve düşüncelerinin sanatsal üretimlerle açığa çıkmasını sağlamaya çalışır. Sanat şemsiyesi altındaki herhangi bir terapi yönteminin ana amacı, estetik yönün yaşanması ve ortaya çıkabilmesi için güvenli ve yargılamayan bir ortamın oluşturulmasıdır. Sanatsal etkinliğin doğası, etkin şekilde bir nesne ile uğraşmayı, risk almayı ve bireyin kendini ifade etmesini içermektedir. Sanat yapılırken; şekillerin ve hacmin bilişsel gelişime; renklerin, kokuların ve dokuların duyulara; genel sürecin ise fiziksel koordinasyona yararı olduğu varsayılır. Böylece, hem estetik farkındalığın, hem de çeşitli becerilerin gelişmesi beklenir. Sanatın, çocuğu cesaretlendirerek, onu teşvik ederek iletişim yolunu açacağı umut edilir. Otizmli çocuklarda sanat terapisinin etkilerini araştıran araştırmalara ihtiyaç vardır.
9.5.Drama Terapisi
Drama terapisinde amaç, sahne sanatlarında yer alan rol oynama, öykü anlatma vb. etkinlikleri kullanarak kişilerin duygusal gelişimlerine ve kendilerini ifade etmelerine katkıda bulunmaktır. Drama terapisi sırasında uygun olmayan davranışlar da çeşitli yaratıcı hareketlere dönüştürülmeye çalışılır. Terapiden beklenen yararlardan biri de bireyin yaratıcı kapasitesine ulaşmasına yardım etmektir. Bazı oyun yöntemleriyle nesneleri araç olarak kullanarak, insanlarla ilişki kurmak geliştirilmeye çalışılır.
Otizmli çocuklarda drama terapisinin etkilerini araştıran araştırmalara ihtiyaç vardır.
9.6.Hayvan Terapileri
Otizmli çocukların tedavisinde hayvan-çocuk etkileşimi kurarak, çocukta duyusal açıdan gelişme sağlamayı hedefleyen terapilerdir. Ata binme, yunuslarla terapi gibi uygulama türleri vardır. Bu terapilerle ilgili olarak yürütülen çalışmalarda genellikle otizmli çocukların kaygı ve stres düzeylerinin azaltılmasında yararları olabileceği savunulmaktadır. Ancak, olumlu etkilerini ortaya koyan araştırmalar yoktur. Diğer taraftan, hayvan hakları savunucuları da hayvanların zaten çocuk için de olumlu etkileri olmayan bu tür uygulamalara maruz kalmalarına tepki göstermektedir.
10. Sonuç ve Öneriler
Yaygınlaşan teknoloji ile her türlü bilgiye ulaşabiliyoruz ancak bazen başımıza gelmeden ya da önemsemeyerek o bilgilere erişmiyoruz. Araştırmalara göre 59 çocuktan 1’i otizm riski ile dünyaya geliyor ve otizm büyük bir hızla artmaya devam ediyor. Dünyada her 20 dakikada 1 çocuk otizm tanısı alıyor. Türkiye’de 0-19 yaş arası 434 bin otizmli çocuk ve gençten sadece 30 bini eğitime erişebiliyor. Bazen ekonomik koşullar, ne yapacağını bilememe, inkar ve saklama durumlarında bu çocuklara eğitim oldukça geç verilebiliyor. Otizm tanısı alan çocukların ailelerine daha fazla destek verilebilir çünkü konuda en üst düzeyde bilinçlenmek onların hakkıdır. Geçmişten bu yana otizm birçok filme konu olmuştur. Bu filmler izleyenleri etkiliyor ve otizm tanısı konan çocukların ailelerine de umut ışığı oluyor. Filmi izlerken etkileniyorlar ancak normal hayatlarında otizmli bireylerle karşılaştıklarında bazen dışlamalar meydana gelebiliyor. Örneğin kaynaştırma programı ile normal gelişim gösteren akranlarıyla birlikte eğitim alan çocuğa diğer çocukların velileri tepki gösterebiliyorlar. Oysaki farkındalık çalışmaları arttırılarak engelli çocuklara ve genel olarak çocuklara ilişkin algılar ve hak temelli yaklaşımlar güçlendirilmelidir. Her birey gibi otizmli bireylerinde eğitimden yararlanma hakkı vardır. Farkındalıklarla dünya daha güzel. Otizme bir eksiklik olarak değil, farklı bir yetenek olarak bakmaya çalışın.
11. Otizmi Konu Alan Bazı Filmler
Rain Man (Yağmur Adam) – 1988
Konusu
Los Angeles’ta maddiyata dayalı bir hayat süren fırlama Charlie, yıllardır uzak kaldığı babasının ölümü üzerine üç milyon dolarlık mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar. Oysa kendisine sadece 1949 model bir Buick bırakan babası, servetin tamamını Charlie’nin daha önce varlığından haberdar olmadığı ağabeyi Raymond’a bırakmıştır. Önemli bir ayrıntı ise, Raymond’un bakıma muhtaç, otizmli bir dahi olmasıdır!
Maddiyatçı Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond’u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca ağabeyinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otizmli adamın matematik ve hafıza konusundaki insanüstü yeteneği karşısında bol bol hayrete düşer. Nihayetinde LasVegas’taki kumarhanelerde bu az bulunan kabiliyetten yararlanarak hile yapmaya bile çalışır. Yol boyunca Charlie, sadece Raymond’u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır.
Molly-1999
Konusu
BuckMckay’in otizmli kız kardeşi Molly, kaldığı bakım evinin devlet tarafından ödenen bütçesi kesilince abisiyle yaşamaya başlar. Kardeşinin bakımıyla ilgilenmekte zorlanan Buck, otizm tedavisi üzerinde araştırmalar yapan bir enstitünün kardeşini ameliyat etmesine izin verir. Yapılan ameliyattan sonra Molly bir dehaya dönüşmeye başlar, ancak bazı sorunlar da baş gösterir. Bu film gerçek bir hikayeden uyarlanmıştır.
Mozart andtheWhale (Mozart ve Balina) – 2005
Konusu
Donald ve Isabelle ender görülen ve otizmin bir kolu olan Asperger Sendromlu iki gençtir. Taksi şoförlüğü yapan Donald, bir hasta buluşmasında Isabelle´le tanışır. Daha ilk buluşmalarında gerçek dünyadan ne kadar farklı dünyalarda yaşadıkları ortaya çıkacaktır.
Ben X – 2007
Konusu
Ben X, otizmli olan Ben’in çevresiyle olan uyum problemlerini ele alıyor. Archlord isimli internet üzerinden oynanan rol yapma oyununda yarattığı karizmatik ve güçlü karakterinin aksine Ben, gerçek hayatta okulda sürekli itilip kakılan, dışlanan bir çocuktur. Hayatında aynı oyundaki gibi saygı duyulan bir karaktere sahip olma hayaliyle yaşayan Ben, oyunda tanıştığı Scarlite ismindeki kızla gerçek hayatta da tanışınca işler Ben için farklı bir hâl alacaktır.
Autism: The Musical – 2007
Konusu
5 otizmli çocuk olan Henry, Wyatt, Neal, Adam ve Lexi, okullarında öğretmen ve ailelerinin yardımı ile bir müzikal hazırlayacaklardır. Belgesel çocukların okulda neler yaptıkları kadar, gündelik yaşantıları ve aile hayatlarına da odaklanıyor ve otizmde aile desteğinin önemine dikkat çekiyor.
Temple Grandin – 2010
Konusu
Bir yaşam öyküsünü konu alan film, otizmli bir kadının kendine has dünyasını tanımamızı sağlıyor. Otizme dair farkındalığın çok az olduğu bir dönemde eğitime başlayan Temple, okul yaşamına alışmakta çok zorlanıyor. Yaşadığı problemler sonucu eğitimini yeni bir okulda sürdürmeye başlayan Temple, okuldaki fen bilimleri öğretmeninin onun özel yanını/öğrenme stilini keşfetmesiyle yaşamında yeni bir kapı açılıyor. Üniversiteye başlamadan önceki yazı teyzesinin çiftliğinde geçiren Temple, çiftlikte yaşayan büyükbaş hayvanlar ile ilginç bir bağ kuruyor. Bu bağdan hareketle kendi duygusal eksikliğini gidermeyi ve hayvanlara daha “insancıl” bakım ve kesim hizmetleri verilmesini sağlayan yolları keşfediyor. Farklı bir yaşam algısı ve öğrenme biçimi olduğunu topluma kanıtlamak için inanılmaz çaba sarf eden Temple, akademik eğitimini başarı ile sürdürüp öz farkındalığını en üst seviyeye taşıyarak otizmli bireyler için de çalışmaya başlıyor.
KAYNAKÇA
1- Aydın, A. & Saraç, T. (2014). Otistik Bireylerin Özellikleri İle Ebeveynlerinin Geniş Otizm Fenotipi ve Aleksitimik Özelliklerinin İncelenmesi, International Journal of SocialScience, (24), 183-209.
2- Aydın, A. & Saraç, T. (2014). Otistik Çocuk Ebeveynlerinin Geniş Otizm Fenotipi ve Eleksitimi Özellikleri Arasındaki İlişki. Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (41), 297-300
3- (Eracar, N. (2020, Şubat). Otizmin Toprak Altında Kalan Tarihçesi Ve Adanmışlık Örneği: Bir Bilim Kadını GrunyaEfimovnaSukhareva. Madde, Diyalektik ve Toplum Cilt 3 sayı 1)
4- Güven, D.& Diken, İ. (2014) Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Okul Öncesi Çocuklara Yönelik Sosyal Beceri Öğretim Müdahalaleleri, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Özel Eğitim Dergisi, Sayı 15.
5- https://www.aaiddjournals.org/
6- https://www.autismspeaks.org/what-are-symptoms-autism
7- https://en.wikipedia.org/wiki/Grunya_Sukhareva
8- https://www.hurriyet.com.tr/otizm-hakkinda-ne-biliyorsunuz-23194232
9- https://tr.wikipedia.org/wiki/Otizm
10- https://tr.wikipedia.org/wiki/Yağmur_Adam
11- https://www.tohumotizm.org.tr/otizm/otizm-spektrum-bozuklugu/
12- Johnson, CP Otizmli Çocukların Erken Klinik Özellikleri. In: Gupta, VB ed: Çocuklarda Otistik Spektrum Bozuklukları. New York: MarcelDekker, Inc., 2004: 85-123.
13- Korkmaz, B.(2017) Ah Şu otizm (gözden geçirilmiş yeni baskı), İstanbul:Aba
14- Lovaas, O. I. (1987). Behavioraltreatmentand normal educationalandintellectualfunctioning in youngautisticchildren. Journal of ConsultingandClinicalPsychology, 55, 3-9.
15- McClannahan, LE. veKrantz, P.J. (2010). Otizmli çocukların eğitiminde etkinlik çizelgelerinin kullanımı. İstanbul: Sistem Yayıncılık.
16- NAC (2009). NationalStandards Report. ABD: NAC.
17- (Pektaş, S. (2016, Bahar). Otizm spektrum bozukluğu tanısı almış çocuklarda müzik eğitiminin önemi. Sanat ve Eğitim Cilt 4 sayı 1